3 Ekim 2012 Çarşamba

Minik Mucize: Defne Meriç Un

Fatma Hanım, bir arkadaşımın arkadaşıydı. Hamileliğinin son aylarında telefon ile konuşmaya başladığımızda ona dair ilk izlenimim oldukça rahat, neşeli ve keyifli biri olduğu yönündeydi.  Ancak doğum sürecine beklediğimizden daha erken girdi. Yine bir sabah telefon sesiyle uyandım, artık alışmıştım sabah telefonlarına. Koşa koşa hastaneye gittiğimde sezaryen hazırlıkları yapılıyordu. Telefonda sesini duyduğum insanı, o neşeli haliyle görünce düşüncelerimde yanılmadığımı anladım. Fatma Hanım’ın eşi Hayrettin Bey, ondan daha gergindi; bir an, az sonra doğumhaneye girecek kişinin Fatma Hanım değil de eşi olduğunu düşünmüştüm.


 
Doğum aşaması, hiçbir terslik olmadan gerçekleşti.  Defne Meriç, yeni bir mucize gerçekleştirerek bütün güzelliği ile aramıza katıldı. Ertesi gün onları gördüğümde artık birbirlerine alışmışlar, sevgi yumağı haline gelmişlerdi bile. Fatma Hanım’da en çok hoşuma giden şey, yüreğinden sözcükleri sökerek kızına “Evlatçığım” diye hitap etmesiydi.  Uzun zamandır bu sözcüğün böyle içten, böyle yürekten kullanıldığına tanık olmamıştım.  Fatma Hanım’daki güleryüz, iyimserlik, neşe bütün hatlarıyla Defne Meriç’e de geçmişti sanki. Müthiş bir enerjileri vardı.


 
 



  
O günden sonra Fatma Hanım’la fırsat buldukça konuştuk, yazıştık. O artık benim için Fatma Hanım değil, arkadaşım Fatma oldu. Defne Meriç ile olan maceralarını, her fırsatta zevkle takip ediyorum. Buram buram kokan mutlulukları, bana kadar geliyor… Bu mutluluğa beni  de ortak ettikleri için sonsuz teşekkürlerimle…  
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder